Akan Abdula

Sosyal Medya :

FutureBright Group Kurucu Ortağı Akan Abdula: “Kurumsal iletişimcilerin yaptığı iş artık sadece kurumu ilgilendirmiyor.”

Bakmayın siz başlığı böyle attığıma; kurumsal iletişimcilerin yaptığı iş artık sadece kurumu ilgilendirmiyor. 

Pazarlamacılar markaları için yapacakları iletişimde kurumsal iletişimcilerin eline bakar hale geldiler. 

Çok iyi hatırlıyorum Covid başlangıcı günleriydi, bir webinarda hemen kurumsal iletişimcileri yönetim kurullarına alın demiştim çünkü önemleri çok artacak, ellerindeki malzeme markaların iletişim için zaruri hale gelecek demiştim. 

Yapıldı mı? 

Çok azında evet. Çoğunda hayır.

Yapmayanlar kaybediyor. 

Çünkü dünya kötücül sorunlarıyla boğuşuyor. 

İklim krizi, gelir dağılımı adaletsizliği, yeni gelecek salgın hastalıklar… 

Tek başımıza çözemeyeceğimiz sorunlarla karşı karşıyayız. 

Markaların ise hiç çözemeyeceğini sorunlarla karşı karşıyayız. 

Öyle bir dönem ki her problem kendine özgü, problemin net bir tanımı yok, her şey birbiriyle ilintili, çıkar çatışması olan grupların sayısı artıyor, iletişim alanları kısıtlanıyor, problemlerin tek bir çözümü yok, doğru yanlış yok, çözümü bulmak çok zaman alıyor, çözüldü diyemiyoruz.

Karmaşıklık artıyor. 

Değişkenlerin sayısı artıyor. 

Muğlaklık artıyor. 

Dünya raporları risklerin çeşitliliği ve geçirgenliği artacak diyor. 

Tabii en tepeye iklim sorunlarını yazıyorlar. 

Sonra sosyal dokudaki bozulmalar ve geçim krizleri. 

Sonra makro borç krizleri. 

En sonuna da jeoekonomik çatışmalar. 

Peki Türkiye’deki riskler nerelerde kümeleniyor? 

Enerji ihtiyaçlarımız artıyor ama kaynaklarımız hala sürdürülebilir hale getiremedik. 

Asıl kimsenin konuşmadığı en önemli konu sağlık sürdürülebilirliği. 

Sağlık meselesine ekonomik sürülebilirlik olarak bakmak zorunda Türkiye. 

Bulaşıcı olmayan hastalıklardaki her yüzde onluk artış, Türkiye’nin ekonomik büyümesini yüzde 1 negatif etkiliyor. 

İklim önemli ama Türkiye’de obezite ve yüksek tansiyon da çok önemli. 

Yukarıda yazdıklarımdan şurası net ki gelecek ile ilgili derinlik eksikliğimiz var. 

Ve şirketlerde bu derinlik eksikliğini kapatmamız için güçlü kurumsal iletişimcilere ihtiyacımız olacak. 

Peki kurumsal iletişimcilerin geleceğinde ne var ya da en azından 2024’te ne görüyoruz?

Kurumsal iletişimcilere önerim öncelikle şirketlerine ilim kendini bilmektir düsturunu öğretsinler. 

Eğer sürdürülebilirlikte herhangi bir eksiğimiz varsa aman 2024’te iletişim yapmaya kalkmasınlar. 

Önce eksiği kapatsınlar.

Dayak yerler. 

Asıl gelelim sürdürülebilirlikte daha çok konuşulacak ana başlığa: yapay zekâ. 

Şirketler son birkaç yıldır sürdürülebilirliği zaten konuşuyorlardı ama artık bir gündem daha sürdürülebilirlik kadar önem arz etmeye başladı; o da yapay zekâ. 

Ancak yapay zekâ iklim dostu bir teknoloji değil. Aşırı derecede enerji tüketiyor.

Dolayısıyla sürdürülebilirlik konuşan bir şirketin, ayrı gündeminde yapay zekâ olması kendi içinde çelişkili duracak. 

Ama yapay zekâ işimizin geleceği. 

Dolayısıyla konuşmadan olmaz. 

O zaman dünyada çok kısa zamanda yeni trendle karşı karşıya olacağız; yapay zekâ ile sürdürülebilirlik sorunlarını çözme trendi. 

İşte kurumsal iletişimcilerin yeni alanı bu olacak. 

Rakamlar da bunu gösteriyor. 

Yapay zekâyı sürdürülebilirlik için kullanmaya başlarsak dünya çapındaki emisyonları yüzde 4 oranında azaltacağız. 

Yapay zekânın çevres amaçlarıyla kullanılması 2030 yılına kadar, küresel ekonomiye 5.2 trilyon dolar katkıda bulunacak. 

Sırf bu rakamlar bile net bir şekilde iki alanı konuşturmamızın şart olduğunu gösteriyor. 

Dünya buraya gidecek; kurumsal iletişimcilere önerim önce onlar gitsinler. 

Bir de işin teknoloji tarafı var. 

Önce descriptive teknolojiler konuştuk; yani geçmişi anlamlandırmaya yönelik teknolojiler.

Yeni çağda bu anlamlı değil çünkü geçmişi anlasan da geleceğe yönelik pek bir şey söyleyemiyor, çünkü tarih artık tekerrür etmiyor. 

Bu çağda herkes predictive teknolojilere geçecek.

Yani geleceği öngörmeye çalışacak. 

Bunu da çok süreceğini düşünmüyorum çünkü geleceği öngörmek imkânsız hale geliyor. 

Yeni çağ prescriptive teknolojiler çağı olacak. 

Yani yapay zekâyla senin için en doğru gelecek senaryosunu sapta sonra da bu geleceğin oluşması için bugünden gerekli adımları at. 

İşte kurumsal iletişimciler için oyun alanı sürdürülebilirlik + yapay zekâ + prescriptive teknolojileri birlikte konuşturmada olacak. 

Makaleme söz verirken, şirketlere bundan dört yıl önce seslenirken kurumsal iletişimcileri yönetim kurullarına alın dediğimde kurumsal iletişimcilerin daha çok ses çıkarmasını beklerdim demek istiyorum.  

Hâlâ çok geç değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir